Türk milliyetçiliğinin özellikle 2015 sonrası Türkiye siyasetinde merkezi bir ağırlık kazanma imkanı yakaladığını görmemek mümkün değil. Ardı ardına gelen terör saldırıları, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında sıkışan siyasi atmosfer pek çok ideoloji gibi Türk milliyetçiliğinin de bir dağılıp yeniden toparlanma sürecinden geçeceğini gösteriyor. Nitekim siyasi kanatta MHP’den kopanlarla kurulan İYİ Parti, sosyolojik boyutta Atatürkçülük ve Türk milliyetçiliğinin her tür teröre karşı ortak ve muhalif bir platform olarak yükselmesi Türk milliyetçiliğinin 2020’lerde nereye gideceği ya da gidebileceğine ilişkin bir ön tespit yapmayı gerektirdi. Bir dizi yazıdan oluşacak bu çalışmada Türk milliyetçiliğini tarihsel bağlamı içinde değerlendirip bu bağlamla hesaplaşan ve yeni bin yıla ait yeni bir Türk milliyetçiliğinin kodlarını tayin etmeye çalışan bir hattı takip edeceğim.
Türk milliyetçiliği üzerine yazmak zor. Bir defa her seferinde milliyetçilerin bir kısmını karşınıza almadan bir milliyetçilik eleştirisi ve önerisi sunmanın imkanı yok. Genellikle eleştiri ve önerilere karşılık nobran ve kibirli bir bakış kendini hissettiriyor. Bu dizi yazılarda bu bakışları görmezden gelerek, rüzgara karşı Türk milliyetçiliğini tartışmaya çalışacağım. Yazılarda bugüne kadar Türk milliyetçilerinin ağzından duyulmayan cümleler milliyetçiliğe bir yön tayin etme iddiasıyla öneri ve eleştiri olarak ortaya konulacak. Bu bağlamda eğer milliyetçi-ülkücü camiadan gelen biriyseniz, yazıların sizi biraz provoke edeceğini, belki sinirlendireceğini bile tahmin edebilirsiniz. Ancak bu yazılarda mevzu ettiğim hususlar konuşulmadan Türk milliyetçiliğinin hizipçi bir siyaset olmaktan çıkmasını da mümkün göremiyorum.
Neden Milliyetçilik?
Milliyetçiliği, ulusal bilinç olmak anlamında modernleşme sürecinin temeli ve siyasetin ana aksı olarak yorumluyorum. Bana göre milliyetçilik birtakım partilerde tebarüz etmekle yetinen ve başarısı ya da başarısızlığı bu partilerin seçimlerde aldığı oylara göre anlaşılabilecek bir ideoloji değil. Daha ziyade modern ideolojilerin tümünde barınan ve onlara uygulamaya dönük coğrafi bir sınır hattı çizen bir zihniyet olarak milliyetçiliği ele almak gerektiğini düşünüyorum. Milliyetçiliğin başarısı milleti örgütleme kapasitesinden geçer ve bu kapasite bugünkü seçimlerden çok daha evvel kendini ispat etmiştir. Bu bağlamda bugünün milliyetçileriyle ayrışıyorum ve milliyetçiliği parti siyasetlerinden ayrı bir yere koyuyorum.
Ancak bu ayrışma milliyetçiliği kutsallaştırma şeklinde başka bir sorunlu mantığı da davet etmemelidir. Ben tam aksine milliyetçiliği parti, lider, doktrin kültleri altında temsil ve ta’zim edilebilir bir siyaset olarak değil, bütün bir siyasetin yapılabilirlik zemini olarak tarif etmeyi ve siyasetin ana aksı olduğunu hatırlatmayı amaçlıyorum. Yani milliyetçi olmak için milliyetçi partilere resmi ya da kalbi bir mensubiyet şartı yoktur. Bu ülkenin içinde olmak sizi milliyetçi bir özne olarak kurmaya yeter.
Nasıl Bir Milliyetçilik?
Milliyetçilik bugünün popüler siyasetinin kullanışlı bir öteki’si, günah keçisi. Milliyetçi partilerin derin sağ savrulmaları, kendilerini daha büyük bir merkez partinin yanında yöresinde tarif etme ve bu yolla bir takım taktik stratejik pirus zaferleriyle yetinme arayışı; milliyetçiliğin aparatçikleşme sürecini hızlandırıyor. Öte yandan bu merkez siyasetlerin merkezden sapmaları da milliyetçilikle kurdukları ittifaklara bağlanıyor. Söz gelimi bugünün “merkez” partisinin MHP ile kurduğu ittifakın onu bir takım “yanlış yollara” sevkettiğini düşünen bir hayli eski ortağı mevcut. Önce solcular, ardından İslamcılar bu trene büyük bir hevesle bindiler ve sanki merkez parti çok masummuş da milliyetçi partiyle kurduğu ittifak onu yoldan çıkarmış gibi bir hava estirdiler. Bu algı biçiminden en karlı çıkan da söz konusu merkez parti oluyor ki, gün gelip ittifaklar bittiğinde kolaylıkla ellerini yıkayıp işin içinden çıkmasını sağlayan da bu yanlış algı olacaktır.
Ben milliyetçiliği bir tür sapkınlık, hastalık ya da merkez partilerin şımarma haklarını kullanmalarını sağlayacak bir müttefik olarak değerlendirmeyi reddediyorum. Modern Türkiye’yi kuran zihniyet olarak milliyetçilik, bugün de Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulabilir. Ancak öncelikle milliyetçilik yeniden tanımlanmalı, kavramsal ve tarihsel bir tavan arası temizliğine tabi tutulmalı. Her şeyden önce de milliyetçilik bugünün içeriksiz, anlamsız ve kullanışlı şovenizminden maharetle sıyrılmalı. Söz gelimi, savaşı stratejinin bir parçası olarak kabul etmeli ama her şart ve koşul altında savaşı desteklememeli. Stratejik olarak savaştan çıkar sağlayacak iç ve dış rakiplerini iyice tespit etmeli, en önemlisi de savaşta riske edilen en önemli kaynağın bu milletin evlatları olduğunun bilincinde bir düşünme tarzı edinmeli ve buna göre bir yön tayin etmelidir.
Bu ve benzer örnekler bağlamında yeniden bir milliyetçilik okumasına ihtiyacımız olduğu kanısındayım. Üslubum siyasi aksiyonerlik ve ajitatörlükten öte akademik kaygılardan yola çıkarak “güncel siyasete ve topluma ne önerebiliriz?” sorusuna bir yanıt aramak amacına hizmet edecek. Bir yandan da okuyucuyu sıkmayan bir yazım tarzını tutturmaya çalışacağım. Bu yazılarda Türk milliyetçiliği üzerine yazıp çizen ortodoks diyebileceğimiz çizgiyi ağır bir eleştiriye tabi tutarken, kendimce milliyetçiliğe yeni bir patika açmaya, tabuları sorgulanır kılıp, tartışılmayanları tartışmaya çalışacağım.
Çok hasım üreteceğini bildiğim bu sürecin sonunda beklentim, kendim gibi düşünen ya da var olan durumdan memnun olmayıp alternatif arayışı içinde olan gençliği etkilemek ve düşünmeye sevk etmek. Altı farklı konuyu ele alacak yazı dizisinin başlıkları şunlar olacak ve haftalık olarak yayınlanacak:
- Tarih, Felsefe ve İdeoloji
- Ekonomi ve Sosyo-Ekonomi
- Kürtler, Ermeniler ve Türk Milliyetçiliği
- İslam, İslamcılık ve Türk Milliyetçiliği
- Türk Milliyetçiliğinde Devlet Miti
- Siyasette Alternatif Bir Muhalefetin Çıkış Hattı Olarak Türk Milliyetçiliği
Bu denemelere “galip sayılır bu yolda mağlup” düsturuyla, kendimi de fikri açıdan geliştirmesi amacıyla başlayacağım. Umarım değişmez denilenlerin hepsini değilse de bazılarını değiştirebiliriz. Değişmesinin teklif edilmesini dahi sağlasak başarıdır.
Türk Milliyetçiliği’nin (Yeni) Meseleleri bahsinde RubiconuGeçmek blogunda yazılmış tüm yazılar:
Giriş: Türk Milliyetçiliğinin (Yeni) Meseleleri

